Türkiye’nin son dönemde ülkeleri ile ikili ilişkiler arttı.
Son olarak Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, ve Suudi Arabistan’da üst düzey temaslar kurmuştu.
Fitch Ratings Küresel İslami Bankacılık Grubu Başkanı Bashar Al-Natoor, son dönemde Körfez ülkeleriyle yeniden güçlenen ilişkilerin Türkiye’de İslami finans alanındaki yatırımları desteklemesinin beklendiğini belirtti.
Al-Natoor, küresel İslami finansman alanında Türkiye’nin görünümü ve potansiyeline ilişkin şu ifadede bulundu:
Türkiye zor piyasa koşullarında bile sukuk piyasasına girmeyi ve gerekli finansmanı sağlamayı başardı.
“Güçlenen ilişkiler yatırım ortamına olumlu katkı sağlayacak”
Al-Natoor, Türkiye ile Körfez ülkeleri arasında güçlenen ilişkilerin gelecek dönemde yatırım ortamına olumlu katkı sağlamasının beklendiğini ifade ederek şöyle konuştu:
Körfez ülkeleri (Körfez İşbirliği Konseyi) ile Türkiye arasındaki ilişkilerin gelişmesinin, bunu (yatırımların artırılmasını) desteklemeye yardımcı olacağını düşünüyoruz. Bu alanda, (Türkiye’ye yönelik) izlediğimiz, takip ettiğimiz bir trend söz konusu.
“Sukuk ihracı dış finansmanın önemli parçası”
Al-Natoor, Türk hükümetinin Birleşik Arap Emirlikleri’nden (BAE) gelecek 3 yıl içinde gerçekleşmek üzere yaklaşık 51 milyar dolar tutarında yatırım taahhüdü aldığını belirterek, yatırımın yöneldiği alanı şu sözlerle aktardı:
Bunun yaklaşık 8 milyar dolarlık kısmı sukuk tahvili alımını içeriyor. Bu sukuk ihracının dış finansmanın önemli bir parçası olduğunu gösteriyor.
“Finans ve bankacılık hizmetlerinin ağırlıklı olarak İslami finansa dayalı”
Al-Natoor, Bahreyn, Kuveyt, Umman, Katar, ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden oluşan Körfez İşbirliği Konseyi ülkelerinde finans ve bankacılık hizmetlerinin ağırlıklı olarak İslami finansa dayalı olduğuna işaret etti.
“İslami bankacılık finansmanın DNA’sının ciddi bir kısmını oluşturuyor”
İslami bankacılığın payının Suudi Arabistan’da yüzde 85, Kuveyt’te yüzde 50, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde yüzde 30 seviyesinde olduğunu söyleyen Al-Natoor, şu ifadeyi kullandı:
Bu ülkelerle finansman alanında İslami bankacılık dışarda tutularak ilişki kurulamaz. Çünkü (İslami bankacılık) finansmanın DNA’sının ciddi bir kısmını oluşturuyor.
“Türkiye’de sukuk ihracı 25,9 milyar dolara ulaştı”
Al-Natoor, Türkiye’de “kira sertifikası” olarak bilinen ve İslami kurallara uygun, faizsiz bir finansman aracı olan sukuk piyasasının küresel ölçekte son derece önemli olduğunu dile getirerek, şöyle konuştu:
Türkiye’de sukuk ihracı bu yılın 3. çeyreğinin sonu itibarıyla bir önceki yıla göre yüzde 19 artarak yaklaşık 25,9 milyar dolara ulaştı.
“Suudi Arabistan ve Türkiye 2023’te 7 milyar dolarlık Sukuk ihracı gerçekleştirdi”
Türkiye’nin tahvil piyasası içinde sukuk tahvillerinin payının yüzde 6,5 olduğunu belirten Al- Natoor, ülkenin bu alanda büyük bir büyüme potansiyelinin olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
Suudi Arabistan geçtiğimiz yıl sadece yerel para birimi cinsinden sukuk ihracı gerçekleştirdi. Malezya’da kompozisyonun yüzde 60’ı sukuk, yüzde 40’ı ise devlet tahvillerinden oluşuyor. Bu yıl Türkiye ise şu ana kadar 7 milyar dolar hacminde Sukuk ihracı gerçekleştirdi.
Körfez bankaları Türkiye pazarına giriyor
Dubai İslam Bankasının geçen ay Türkiye’de dijital bankacılık yapmak üzere yatırım kararı aldığını hatırlatan Al-Natoor, şu değerlendirmede bulundu:
Körfez bankalarının yatırımlarını çeşitlendirmek için Türkiye pazarına girdiğini görüyoruz.
“Körfez bankalarının büyüme fırsatlarının giderek daha sınırlı hale geldi”
Sektörün bölgede doygunluğa ulaşmış olması sebebiyle Körfez bankalarının büyüme fırsatlarının giderek daha sınırlı hale geldiğine dikkati çeken Al-Natoor, şunları kaydetti:
Körfez bankaları artık dışarıya bakıp yatırım fırsatları arıyor, yatırımlarını çeşitlendirmeye çalışıyorlar. Türkiye de bu kategoriye giriyor. Türkiye’de hükümet, katılım bankacılığının payının 2025 yılı itibarıyla yüzde 15 seviyesine çıkarılmasını hedefliyor. Son yıllarda katılım bankacılığının, büyüme hikayesine katkı sağlayan bir trendi olduğunu görüyoruz.
Türkiye’de dini inançlar nedeni ile bankacılık hizmetinden yararlanamayanlar
Dünya Bankası verilerine göre Türkiye’de nüfusun yaklaşık yüzde 26’sının bankacılık hizmetlerinden faydalanamadığını söyleyen Al-Natoor, bu kesimin yaklaşık yüzde 15’inin bu duruma gerekçe olarak dini inançlarını gösterdiğini belirtti.
Al-Natoor, katılım bankacılığının bu anlamda finansal sistemin dışında kalan kitlelere ulaşılmasında bir fırsat sunduğunu ifade etti.
Haber Kaynağı: Anadolu Ajansı (AA)